KARADENİZ GÜZEL DENİZ


BATI KARADENİZ KEŞİFLERE DEVAM
27 - 28 HAZİRAN 2015
https://www.facebook.com/ilker.gurbuz.5/media_set?set=a.10153063046723299.596973298&type=3

Gezimiz, kızımız Mira'yı teyzesine bırakmamız ve
kayakları arabamızın üstüne yüklememiz ile başlamış oldu. Yapacağımız yolculuğumuz, benim 2008'de açıktan İstanbul yönüne doğru bakarak geçmiş olduğum ve imrendiğim Kefken adası sonrası koylardı. Zamanımız boldu ve bu yolculuğumuzda geçen sene yine kayak yolculuğumuz sırasında uğrayamadığımız daha farklı noktalara uğramayı planlıyorduk. Saat 14:00 civarı suyla buluştuk. 7 deniz mili civarında karayel dalgaları ile oynaşmamız sonrası isimsiz koyda gecelemeyi karara bağladık.  Yola çıkmadan kendi kayağı ile Karadeniz'i denemek isteyen Gülhun, durgun suda bile devrilme eğilimi gösteren Prijion baraccuda model kayağı ile çok temkinli olmak zorundaydı.

Kayak oynak olunca kıyıların beyaz beyaz köpüren ve gümleyen kırılmış dalgalarına çok yaklaşamadan nispeten uzak seyir ile yolumuza devam ettik. Kamp yerimiz gerçekten müthiş bir seçimdi. Bölge omurgalı teknelerin girmesine müsaade etmeyecek kadar farklı yönlerde dalga ile dövülmekte ve doğal olarak vahşiliğini korumaktaydı. Öyle ki denizin sözde bittiği yerdeki çakıllar bile kimi zaman 45 dereceyi bulan yükseltiler ve en az 1 metre kot farkı oluşturan duvarlar yüksek bir sahil bandı oluşturuyordu. Böyle olunca da zemindeki taşlar devamlı yer değiştiriyordu.   

Kıyıya erken çıkmanın faydası ile kamp yeri seçimi ve akşam yemeği hazırlıkları yavaş yavaş gün ışığında başlamış oldu. Çadırı, 3 ağızlı geniş bir deniz mağarasının içine kurmak'ta çok farklı bir deneyimdi. Ateş hazırlıkları için denizden gelmiş ağaç toplamak nispeten kolay olsa da, uzun süre tuzlu su emmiş bu deniz yolcularını yakmak bir o kadar da zor olmaya başlamıştı. Neyse ki gıda stokumuz ihtiyaçlara hitap edecek nitelikteydi, meyvesine kadar hazırlıklıydık. Ateş kor olmaya yüz tutuğunda, kuzu şişlerde ateşle buluşmuştu çoktan.


Gün batımı için insanların ulaşamadığı bu cennet koydan, patika bulup yükselmekte çok zor olmaya başlamıştı. Neyse ki bin bir zahmet ve temkinli hareketler ile dalgaların gerçekten dağı salladığı yükseltilere sonunda ulaştık. Gün batımı gerçekten enfesti ve bizi gece bekliyordu. Hava tam kararmadan kamp alanına ulaştığımızda, dikkatimizi arkamızdaki yoğun yeşilliklerdeki ateş böcekleri çekti. Yağmur bulutlarından fırsat bulup yüzünü gösteremeyen yıldızların yokluğuda bu ışıltı şölenini bize yer yüzünde müthiş bir şekilde yansıtıyordu. İlerleyen saatlerde dalgalar da bu şölene dahil olup denizi beyaz köpükleri ile aydınlatmaya devam ettiler. Yatmadan önce klasik ay çekirdeği çıtlatma olmazsa olmazlarımızdan olup vakiti bir hayli ilerletti.


Gece hafif yağmur serpintisi hissetsek te biz çok rahatsız olmadık. Dalga sesleri hariç. Sabah, kahvaltımız sonrası yola çıkma zamanımız gelmişti. Çıkışımız girişimize göre daha zor gibi gözüksede, başarılı bir şekilde kumsalı terk ettik. Ve geride yine güzel anılarla geldiğimiz şehre doğru  istemeye istemeye yol aldık.



Yorumlar