Kayaking in Fjord Norway (flam to gudvangen)


Fiyortlarda 25 Nm/ 25 Nm paddling at Fjords

09-10 Temmuz 2016

Norveç Lofoten adalarında deniz kayağı sonrası, sıra Norveç'e giden herkesin görmek istediği fiyortlara gelmişti. Batı kıyılarından bir ağacın gövdesinden uzanan dalları gibi iç bölgelere erişmeye çalışan deniz, dünyada eşine az rastlanır bir coğrafya sunmakta bizlere. Kimi zaman yüksekliği 1000 metreleri bulan yerleşik buzullu dağların vadilerinde yol bulmaya çalışıyor fiyortlar.  Yükseklerden akan şelaleler ise denize karışıyor bir bir. 

Lofoten'den 3.5 saatlik feribot yolculuğu sonrası yapmış olduğumuz aktarmalı tren yolculuğumuz, yaklaşık 18 saat sürdü. Başkent Oslo'ya, saat 08:00 civarı ulaştık. Kiraladığımız araç 450 km uzaklıktaki fiyortların en görülesi yerlerinden biri olan Flam'a götürecekti bizleri. Bu programı hazırlarken, ne kadar turistik olsa da hala hiç bozulmamış yapısı ile flam'ı özellikle seçmiştik. Bergen'e giden çoğunlukla tek şeritli bir otoyolda oldukça fazla tünelden geçtikten sonra doyumsuz manzaralar eşliğinde, fiyortlar bölgesine doğru yükseldik. Platolarda neredeyse 1200 metrelere ulaşmıştık. Norveç'te dağlar bize göre yüksek olmasa da, bulunduğu kuşak itibari ile 1952 kış olimpiyatlarının sadece 150 metre rakımda yapıldığını ve belirttiğimiz yüksekliklerde kışın nasıl geçtiğini sizlerin takdirinize bırakıyoruz. 

Akşam saatleri vardığımız Aurland tüneli 25 km uzunluğu ile ne zamandır gece karanlığını yaşamayan bizleri gün ışığına hasret bıraktı. Aurland, fiyortlara ulaştığımız ilk noktaydı. Tahmini 15 dk bir yolculuk ile kamp alanına ulaştık. Kamp alanı her zamanki gibi yoğun yeşillik içinde üstünden şelaleler akan bir kaya bloğunun altına kurulmuştu. Akşam, Flam'ı tanıma amaçlı gezimiz sonrası yine hiç bitmeyen yağmura zaman zaman maruz kalarak çadırımızda dinlenmeye çekildik.

Sabah, kiraladığımız kayakları almak için kayak okuluna vardığımızda, İrlanda'lı bir eğitmenin hassasiyetine maruz kaldık ve kayaking becerileri konusunda sınava tabi tutulduk:) Genelde tur lideri ile grup gönderen bu arkadaşlar biraz da kendi aralarındaki iletişim problemi ve nedenini belirtmedikleri yakın tarihte yaşanan bir ölüm vakası sonrası çok temkinli davrandıklarını ifade edip geçte olsa parasını önceden yatırmış olduğumuz kayakları bizlere teslim ettiler.

Zor sınavı geçen bizler, 15:00 civarı başladığımız yolculukta; neredeyse 500 metrede bir denize kavuşmak için yüksellerden akan şelalelerin doyumsuz güzelliklerine dalıp dalıp gidiyorduk. Bu coşkuya rağmen deniz; seyir için mükemmel bir durgunluk gösteriyordu.

Sanki, ters "V" harfinin sağ ucundan başlayıp çıkmış olduğumuz yolculukta saat:19:00'da neredeyse turumuzun yarısına gelmiştik. Şartlar böyle olunca tabi ki bizlerde hızımızı azaltmak zorunda kaldık.


Güneş, bulutların arasından hafiçe kendini gösterip, kayalara tutunan yeşil tonlarını çoğaldığı bir vakit; Gülhun'un haykırışı ile gezimize neşe katan o arayış başlamış oldu. Zaman zaman duyduğumuz ve kuş sesine benzettiğim bu sesin, aslında bir fok'a ait olması beni çok çok heyecanlandırmıştı. Öyle ki, sağımızda solumuzda dalıp çıkarak kendini devamlı gösteren bu oyuncu fok ile seyir bizler için harika bir deneyimdi.

Orta noktayı geçen bizler, fiyortları tam karşıdan gören bir alanda ve de güzel bir ağacın altında kamp kurduk. Bulunduğumuz yer özellikle Gudvangen'den buraya geceyi geçirmek için gelen kayakçıların kamp alanıydı. Ateş yakma alanı, kare düzenli kütük oturma alanı, 50 metre yürüyüş ile ulaşılacak kaynak suyu ve bir kabin tuvalet burada mevcuttu.

Pazar sabahı, sanki evdeymiş gibi çadırda keyif yapmaya devam ediyorduk, dünyanın bütün güzellikleri buradaydı. Akşam tanıştığımız grubu yolcu ettikten sonra, yeni bir grubu karşılamak bize düşmüştü. Tur lideri Deborrah, whitewater (nehir kayağı) deneyimli bir rehber olup, ülkemizi de ziyaret etmiş biriydi. Uzunca süre HES projeleri sonrası dünyanın sayılı yerlerinden biri olan Çoruh'un nasıl katledildiğini konuştuk? Lofoten kıyılarını gören, tüm Norveç'i kuzeyden güneye trenle geçen ve de uzunca bir otoyolu yolculuğu ile buraya gelen bizler, ülkemizdeki doğanın yok edilişi acısını derinden hissediyoruz. Beton'a dönüşen; Uzungöl'den belki de burada binlerce mevcut ama hiç biri böyle biri katliam yaşamıyor.


Yola çıkma vakti gelmişti. Yoğun tarifeli feribot trafiğine, arada bir geçen turist dolaştıran hızlı botlara ve bizim gibi dolaşan deniz kayaklarına sık sık rastlıyorduk. Son molamızı verdiğimiz yerde Norveç'li ve Amerika'lı bir çift ile gıda ve sıcak içeceklerimizi paylaştıktan sonra. Son kez kayaklarımıza bindik veya binmek zorunda kaldık. Yolumuz kıvrılarak inceliyor ve inceldikçe sona yaklaştığımızı hissediyorduk. Yeniden bizi selamlayan bir başka foka veda ederken yağmur yağıyordu ve deniz bitmişti.


Gudvangen, çok çok küçük bir yerleşim ve de buraya küçük feribotlar dışında gelen deniz aracı yok, kara yolu derseniz; 11 km'lik bir tünele Flam'a bağlanıyor. Diğer yöne gitmek isterseniz farklı fiyortlar karşılıyor sizi, her biri apayrı macera, apayrı güzellik.

Bizler, hayallerimizdeki yolculuğu turistik bir bölgede yapsak da; buna rağmen hiç bozulmamış doğayı burada tekrar yaşadık. Ve tatlı bir tebessüm ile Oslo'ya doğru yola çıkıyoruz.

Gülhun ve İlker Gürbüz
09-10.07. 2016







Yorumlar